CÜNEYDİOGLU
  Hatay'ın İlçeleri
 

ALTINÖZÜ İLÇESİ

 

Yüzölçümü     : 357 km²
Toplam Nüfusu : 59.167
İlçe Merkezi  : 5.352
Belde ve Köy Nüfusu : 53.815

 

           

 

Altınözü 1516 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmış ve Antakya vilayetine bağlanmıştır. I. Dünya Savaşından sonra Fransızların eline geçmiş ve 23 Temmuz 1939’da anavatana kavuşmuştur. 1945 yılında ilçe olmuştur.

 

Mülki hudutlar içerisinde 4 belediye teşkilatı ile 41 köy bulunmaktadır. Altınkaya, Yiğityolu, Hacıpaşa ve Altınözü merkez beldelerinde belediye teşkilatı mevcuttur.

 

İlçe nüfusunun büyük bir kısmı geçimini tarımsal faaliyetlerden temin etmekte, küçük bir kısmı da el sanatları ile geçimini sağlamaktadır. İlçe halkının belli başlı gelir kaynağı buğday, zeytin ve tütün ürünlerine dayanmaktadır. Nüfusun yoğun oluşu nedeniyle tarım alanları yetersiz olduğundan nüfusun büyük bölümü Çukurova ve Amik Ovasına mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmaya gitmektedir. 

 

 

MERKEZ İLÇE (ANTAKYA)

 
Yüzölçümü     : 689 km²
Toplam Nüfusu : 345.320
İlçe Merkezi  : 144.910
Belde ve Köy Nüfusu : 200.410

            

 

Hatay ve Antakya bölgesi, M.Ö. 333 yılında Büyük İskender ile Pers İmparatoru III. Dareios’un ordularının İssos kenti civarında yaptığı savaşla Makedon hakimiyetine girmiş olup, Büyük İskender’in ölümünden sonra komutanlarından Seleucus I. Nikator tarafından M.Ö. 300’lü yıllarda Antakya kenti kurulmuştur.

 

M.Ö. 64 yılında Antakya Roma İmparatorluğuna katılmış, M.S. I. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan Hristiyanlık, Kudüs dışında ilk defa Antakya’da yayılmıştır. Hz. İsa’ya inananlara ilk defa Antakya’da “Hıristiyan” adı verilmiştir. Antakya M.S. I. yüzyılda Roma ve İskenderiye’den sonra dünyanın üçüncü büyük kenti olmuştur.

 

Antakya 638 yılında Ebu Ubeyde Bin Cerrah tarafından fethedilmiş olup, uzun süre Haçlı orduları ile Müslüman ordularının mücadelesine ve sık sık el değiştirmesine sahne olmuştur. Antakya ve çevresi sonuçta 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı hakimiyetine girmiş, I. Dünya Savaşı’nı Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında bitiren Mondros Antlaşmasından sonra Kasım 1918’de Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Uzun mücadele ve uğraşlar sonucunda 2 Eylül 1938’de Hatay Devleti kurulmuş, 29 Haziran 1939’da Hatay Millet Meclisi son toplantısını yaparak kendini feshetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almıştır. 23 Temmuz 1939’da da son Fransız askeri Antakya’yı terk ederek Hatay’ ın (Antakya) kurtuluşu gerçekleşmiştir.

 

Antakya ekonomisinde en belirgin özellik ve etkinlik ticarettir. Gerek bir sınır kenti olması, gerekse girişimci insanı sayesinde Antakya bir ticaret merkezi konumundadır. Antakya bu özelliğiyle etrafındaki 21 adet belde ve 65 köyden gelenler ile nüfusunu gündüzleri ikiye katlamakta, çok canlı ve hareketli bir yapıya kavuşmaktadır. Amik Ovasının tarımsal ürün ve potansiyeli Antakya’da değerlendirilmekte, tarım ve tarıma dayalı sanayi ile tarımsal makine imalatı önemli bir ekonomik faaliyet olmaktadır. Ayrıca Antakya’da el sanatları, dericilik, ayakkabıcılık ve mobilya sanayisi de gelişmiş durumdadır. Antakya ve Hatay ulaştırma sektöründe Türkiye’de İstanbul’dan sonra en büyük araç potansiyeline sahip olup, kara yolcu ve yük taşımasında söz sahibi bir ildir.

 

BELEN  İLÇESİ

Yüzölçümü     : 197 km²
Toplam Nüfusu : 28.382
İlçe Merkezi  : 18.646
Belde ve Köy Nüfusu : 9.736
 

            

         Belen'in Kanuni devrinde kurulduğu, 1552 yılında Halep’le İskenderun arasında yeni yol aranırken şimdiki ilçenin bulunduğu yere Kanuni tarafından cami, hamam ve han yaptırıldığı ve buraya 250 derbentçi (geçit korucusu) yerleştirildiği bilinmektedir. 1770 yılında Adana Valisi Abdurrahman Paşa Belen’e daha çok nüfus yerleştirerek burasını bir kasaba haline getirmiş ve buraya Beylan adını vermiştir. 1885 yılında belediye teşkilatı kurulmuş, 11 Eylül 1991 tarihinde fiilen ilçe olmuştur.

         Belen ilçesi Doğu Akdeniz’de Amanos dağlarının hem İskenderun Körfezi’ne bakan yüzeylerinde, hem de Amik ovasında toprakları olan bir konumdadır. İlçe merkezi Amanoslar üzerindeki çok önemli bir geçit olan ve yüksekliği 660 metre olan Belen geçidi üzerinde kurulmuştur. İlçenin en yüksek rakımı Çobandede tepesidir. İlçemizin doğusu Kırıkhan, batı ve kuzeyi İskenderun, güneyi Antakya ve güneybatısı Samandağ ilçeleri ile çevrilidir. Bir merkez belediye ve 10 köyden oluşmuştur.

          Körfeze doğru inildiğinde narenciye ve az da olsa sıcak iklimlerde yetişen pamuk ürünleri, Amanos dağları üzerinde ise elma, kiraz, vişne, trabzon hurması gibi soğuk iklimi seven bitkiler yetiştirilmektedir. Kışları soğuk ve yağışlıdır. Yazları ise  serin olması nedeniyle sayfiye yeri olarak kullanılmaktadır.

          İlçe merkezi komşu ilçe olan İskenderun’a 15 km mesafede olması nedeni ile sanayi kuruluşu yönünden gelişememiştir. Araziler küçük, çok parçalı aile işletmeciliği şeklindedir. Bunun yanında köylerde pazarlamaya yönelik meyvecilik ziraatı giderek yaygınlaşmaktadır.

 

ERZİN  İLÇESİ

Yüzölçümü     : 298 km²
Toplam Nüfusu : 33.988
İlçe Merkezi  : 25.879
Belde ve Köy Nüfusu : 8.109

            

Erzin’in Fatih Sultan Mehmet ile Uzun Hasan  arasında 1473 yılında  yapılan  Otlukbeli savaşından sonra doğudan gelen Türk boyları tarafından kurulduğu; adının da Orta Asya’da  Tannu (Tanrı) dağları civarında bulunan (Tannu ola) Erzin şehrinin isminden geldiği sanılmaktadır. 1906 yılında Mutasarrıflık olmuş, ancak 1909 yılında bucak haline dönüştürülmüştür. Birinci dünya savaşından sonra Fransızlar ve Ermenilerin işgaline uğramış, dört yıl kadar bunların istilasında kalmış, 8 Ocak 1922 tarihinde istiklaline kavuşmuştur. Bu tarih ilçenin kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır. 11.07.1939 tarihinde de Adana’dan ayrılarak Hatay iline bağlanıştır. 1987 yılında çıkarılan bir kanun ile ilçe statüsüne kavuşmuştur.

 

İlçe Doğu Akdeniz’de İskenderun körfezinin kuzeyinde olup, Amanos dağlarının batı eteklerindeki düzlüğe kurulmuştur. İlçe merkezi denizden 14 km içeride olup, doğuda Hassa, batıda Ceyhan, güneyde Dörtyol, kuzeyde Osmaniye ili ile komşu bulunmaktadır. İlçe merkezinde belediye teşkilatı ve ilçemize bağlı 10 köy muhtarlığı vardır.

 

İlçe ekonomisinin temelini ziraat oluşturmaktadır. Narenciye ziraat içerisinde en önemli üretim dalıdır. Bunu dışında sebze ve çeşitli türde meyve üretimi ile  hububat ekimi yapılmaktadır. İlçede sanayi gelişmemiş olup, genel olarak küçük zanaat dallarında faaliyet gösterilmektedir.

 

Erzin ilçesi çevresinde 3500 yıl öncesine kadar uzanan İsos harabeleri, su kemerleri, Romalılar ve Perslere  ait mezarlar, kilise ve kale kalıntıları ile geçmişi simgeleyen eserler bulunmaktadır. 

 

HASSA   İLÇESİ

Yüzölçümü     : 495 km²
Toplam Nüfusu : 49.994
İlçe Merkezi  : 9.071
Belde ve Köy Nüfusu : 40.923

            

 

Hassa ilçesi 1864-1865 yıllarında Amanos dağlarında yaşamakta olan “ULAŞLI” boyunun isyanı üzerine bölgeye gönderilen Osmanlı Fırka-i İslahiye birlikleri komutanı olan İbrahim Derviş Paşa’nın isyanı bastırarak bölgede konaklaması ile kurulmuştur. Ordu köyü namı ile bir karye olarak teşkil olunan Hassa’ya civar nahiyeler olan Hacılar, Tiyek ve Akbez’ den birkaç yüz hane getirilerek yerleştirilir ve Maraş Mutasarrıflığına bağlanır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransızlarca işgal edilen ilçe 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması ile    5 Ocak 1922 tarihinde Fransız birliklerince boşaltılır. Bu karışık dönemde Türk çeteleri Hassa’ya girerek, Kasım 1921’de hükümet binasına Osmanlı Sancağı çekmişler, sınırı ve kurtuluşu fiili hale getirmişlerdir. Halk arasında bu tarih 15 Kasım olarak bilinmekte ve bu tarih kurtuluş bayramı olarak kutlanmaktadır. Hassa ilçesi Hatay’ın Türkiye’ye katılışına kadar Gaziantep ili İslahiye ilçesine bağlı bir bucak iken, Hatay’ın ilhakı ile (1939) ona bağlı ilçe konumuna erişmiştir.

 

İlçede genel özellikleri itibariyle Akdeniz iklimi hakimdir. İlçe merkezine bağlı 5 belde ve 26 köyden oluşmaktadır. İlçe ekonomisi genel olarak tarıma dayanmaktadır. Köylerde genellikle mera hayvancılığı yapılmaktadır. İlçede istihdam imkanı sağlayan büyük ölçekli sanayi tesisi yoktur.  

 

Perslere  ait mezarlar, kilise ve kale kalıntıları ile geçmişi simgeleyen eserler bulunmaktadır. 

 

İSKENDERUN  İLÇESİ

Yüzölçümü     : 759 km²
Toplam Nüfusu : 287.384
İlçe Merkezi  : 159.149
Belde ve Köy Nüfusu : 128.235

İskenderun Büyük İskender’e izafe edilerek Milattan Önce 333 yılında  kendisi ya da daha sonra  Antigore tarafından Alexandirya ismi ile kuruldu. 9. yüzyıldan sonra “Küçük İskenderiye” denildi. 16. yüzyılın ilk yarısında Osmanlılara geçmiştir 1. Dünya savaşının bitmesi üzerine  9 Kasım 1918’de önce İngilizler tarafından işgal edilmiş, ardından 12 Kasım 1918 tarihinde Fransızlar tarafından denizden asker çıkarmak suretiyle işgal edilmiştir. 23 Temmuz 1939’da Hatay Devletinin Türkiye’ye katılmasıyla il olan Hatay Vilayetine, ilçe  merkezi olarak bağlanmıştır.

İskenderun körfezinin doğusunda Amanos dağları yükselmekte olup, İskenderun bu dağların eteğinde kurulmuştur. Körfezin güneyinde Arsuz ovası ve İskenderun ovası ile noktalanmaktadır. İlçenin kuzeyini Dörtyol, doğusunu Kırıkhan, güneyini Belen ve Samandağ ilçeleriyle batısını İskenderun körfezinin kıyıları çevreler. İskenderun’da  tamamen Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazın sıcaklık 40 C0 derece civarında olmakta, kışın ise yağışlı ve ılıman bir iklime sahip durumdadır.

İskenderun' da  1970' li yıllarda faaliyete geçen İskenderun Demir Çelik Fabrikası ve  Ortadoğu’ya açılan İskenderun Limanı’nın canlanmasını takiben hızlı bir sanayileşme ile birlikte yoğun bir nüfus artışı yaşanmaktadır. Kırsal kesimin tamamı tarımla ilgilidir. Başlıca ürünler buğday, narenciye, sebzecilik, zeytincilik ve meyveciliktir. Küçükbaş ve büyükbaş havyan bulunmakla beraber hayvancılığın gelişmiş olduğu söylenemez. İskenderun Demir Çelik fabrikaları, süperfosfot, gübre, çimento fabrikası, ekinciler haddahanesi, fil filtre, noksel çelik boru sanayi gibi büyük sanayi kuruluşlarının sayısı 35’in üstündedir. İlçede 1 O.S.B’i ve 2 adet K.S.S mevcuttur.  Bunun yanında; sayıları 100’e yakın bulunan küçük ölçekli sanayi tesisleri vardır.   İlçenin 30 km uzağında bulunan Arsuz ve Gülcihan bir deniz turizm merkezidir.     

KIRIKHAN   İLÇESİ

Yüzölçümü     : 688 km²
Toplam Nüfusu : 98.530
İlçe Merkezi  : 63.615
Belde ve Köy Nüfusu : 34.915

      

      

Kırıkhan’ ın tarihi M.Ö. 3000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Kırıkhan bölgesinde; Akad, Huri, Hitit, Asur ve Pers uygarlıklarına rastlanılmaktadır. Özellikle Alaybeyli Köyü ve civarında bu uygarlıklara ait buluntular mevcuttur. Hellenistik dönemin izlerini taşıyan Darbısak (Darb-ı Sak) Kalesi ile ova boyunca bir dizi halinde yer alan höyükler Kırıkhan’ın bir güvenlik ve haber alma merkezi olarak düşünüldüğünü ortaya koymaktadır. Halen tescilli 34 höyük mevcuttur. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Belen kazasına bağlı bir nahiye olan Kırıkhan, 1924 yılında ilçe merkezi olmuştur.

 

Kırıkhan’ın doğusunda Suriye ve Kumlu, batısında Belen, kuzeyinde Hassa, güneyinde Antakya ve Kumlu bulunmaktadır. İklimi tipik Akdeniz özellikleri taşıyıp, kışları ılık ve yağmurlu, yazları sıcak ve kurak geçmektedir. İlçe, bir merkez, bir belde belediyesi ve 56 köyden oluşmaktadır. Halkın büyük bir kısmı çiftçilikle uğraşmakta olup, seracılık bu alanda önemli yer tutmaktadır. Bayezid-i Bestami Türbesinin bulunduğu Helenistik dönemden kalma kale kalıntısı ve su kemerleriyle özellikle iç turizmin ilgisini çeken bölgelerimizden birisidir.

 

     

KUMLU İLÇESİ

Yüzölçümü     : 186 km²
Toplam Nüfusu : 16.070
İlçe Merkezi  : 6.629
Belde ve Köy Nüfusu : 9.441

 

İlçe 1945 yılında çıkartılan İskan Kanunu ile eski Hamam Nahiyesi Akkuyu köyüne bağlı bir birim şeklinde 86 hane olarak bugünkü yerinde iskan edilmiştir. 1955  yılında Killik Muhtarlığı olan ve daha sonra Kumlu ismini alan ilçemiz 1963 yılında bucak, 1968 yılında belediye teşkilatına kavuşmuştur. Kumlu İlçesi,   09/05/1990 tarihinde T.B.M.M.’ce kabul edilen,  20 Mayıs 1990 tarih ve 20523 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3644 sayılı kanunla Reyhanlı ilçesinden ayrılarak 9 Eylül 1991 tarihinde ilk Kaymakamın göreve başlamasıyla fiilen Hatay ilinin bir ilçesi olarak teşkilatlanmıştır. İl merkezine 40 km mesafede Amik Ovasının ortasında düzlük bir arazi üzerine kurulmuş bulunan Kumlu, kuzeyinde Kırıkhan ilçesi, batısında Antakya, güneyinde Reyhanlı ilçesiyle çevrilmiş olup, doğusunda 22 km’lik  Suriye hududu olan bir sınır ilçesidir. Denizden  yüksekliği ortalama  95 m. olan Kumlu iklim olarak Akdeniz iklimi özelliğini taşımaktadır.

 

İlçe merkezinde bir belediye teşkilatının yanı sıra 13 köy bulunmaktadır. İlçe halkının büyük çoğunluğu geçimini ziraat yaparak sağlamaktadır. Buğday ve endüstri bitkilerinden pamuk ana ürün desenini teşkil eder. Az miktarda yapılan sebze üretimi ise giderek yaygınlaşmaktadır. Geçim kaynağı tarıma dayalı olan ilçede çiftçilik ve hayvancılıktan başka. 1’i çukobirlik, 3 adet de özel sektöre ait çırçır ve prese fabrikası bulunmakta olup ekonomi ve çalışma hayatına etkili olmaktadır.

 

 
 
 
 

REYHANLI   İLÇESİ

Yüzölçümü     : 406 km²
Toplam Nüfusu : 74.225
İlçe Merkezi  : 52.135
Belde ve Köy Nüfusu : 22.090

 

Reyhanlı daha önceki tarihlerde İrtah adında küçük bir kasaba idi. 16. yüzyıldan itibaren göçebe olarak gelen Türkler bu kasabaya yerleşmişlerdir. 1855 yılında Rumeli’den Kafkas ve Kıbrıs göçmenleri getirilerek kasabaya yerleştirilmiştir. Daha sonra Reyhanlı ismini alan kasaba 1918 yılında Fransızlar tarafından ele geçirilmiş, bucak statüsü ile yönetilmiştir. 8 Temmuz 1938 yılında Fransız işgalinden kurtarılıp, Anavatana katıldığı yıl olan 1939 da ilçe olmuştur.

 

Reyhanlı ilçesi Akdeniz bölgesinde ve Hatay’ın doğusunda yer alır. Akdeniz iklimi hakimdir. Doğusunda ve güneyinde Suriye, batısında Antakya merkez ilçesi ve kuzeyinde Kumlu ilçesi bulunmaktadır. İlçeye bağlı 31 köy ve bir merkez belediyesi vardır.

 

İlçede genellikle tarıma dayalı ekonomi hakimdir. Amik Gölü’ nün 1972 yılında kurutulmasının tamamlanması ile pamuk ve buğday tarım içindeki önemini arttırmıştır. Ürün çeşidinde pamuk ve hububat en  büyük paya sahiptir; ilçede ayrıca büyük baş hayvancılığı, süt inekçiliği, koyun ve keçi besiciliği de yapılmaktadır. İlçede sanayileşme tarım ve tarıma dayalı sanayi kollarında gelişmiştir. Çırçır ve prese fabrikaları ile iplik ve un fabrikaları ilçenin önemli sanayi tesisleridir.

 

 

SAMANDAĞ  İLÇESİ  

Yüzölçümü     : 382 km²
Toplam Nüfusu  : 106.754
İlçe Merkezi  : 34.641
Belde ve Köy Nüfusu    : 72.113

Türkiye’nin en eski yerleşim merkezlerinden biri olan ilçe M.Ö. 305 yılında Seleucus Nicator tarafından Musa dağı eteklerinde deniz kıyısına uzanan alanda Antakya’nın bir liman kenti olarak kurulmuştur. İlk adı Seleucia Pieria’dır. M.S. I. yüzyılın ikinci yarısında kent Roma İmparatorluğu egemenliğine girmiştir. İki Roma İmparatoru Vespasianus ile Titus yöreden geçen derenin ve su akıntılarının liman dışına akıtılması amacıyla bir kanal yapmışlardır. Şu anda Titus Tüneli Kapısuyu Köyü Çevlik tatil yöresinde mevcudiyetini korumaktadır. İlçe daha sonraları İslam egemenliğine girmiş, sırasıyla Selçuklular, Fatımiler ile Memlüklerin egemenliği altında kalmıştır. XVI. yüzyıl başlarından 1918’e kadar Osmanlı yönetimi hüküm sürmüştür. 1918-1939 yılları arasında Fransız işgali altında kalan bölge, 1939’da Türkiye Cumhuriyeti yönetimine katılmıştır. 1940-1948 yılları arasında Suveydiye adıyla Antakya’ya bağlı bir bucak iken 11 Haziran 1947 tarih ve 5070 sayılı kanunla SAMANDAĞ ismi ile ilçenin kuruluşu kabul edilmiş, 1948’de Samandağ ilçe statüsüne kavuşmuştur.

İlçede tipik bir Akdeniz iklimi hakimdir. İlçe merkezi, 12 belde ve 31 köyden oluşmaktadır. İlçe ekonomisinin temelini narenciye ve sera altı sebzecilik oluşturmaktadır. Temel uğraş olan narenciye ürünlerinden portakal, mandalina, limon gibi çeşitler bol miktarda üretilmektedir. İkinci sırada diğer meyve çeşitleri olarak hurma, erik, kayısı yer almaktadır. Sera altı turfanda sebzeciliğinde domates, biber, salatalık, fasulye, kabak ve patlıcan ile az miktarda çilek ve karanfil yetiştirilmektedir. İlçenin orman köylerinde hayvancılık iyi bir düzeydedir. Hemen hemen her evde sığır yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ekonomik yönden gelişmesinde diğer önemli bir unsur ilçe halkının % 15-20 oranında yurt dışında özellikle Arap ülkelerinde çalışmalarıdır. İlçe ekonomisinde rol oynayan diğer bir husus ise nakliyeciliktir. İlçede sanayi gelişmemiştir.

YAYLADAĞI İLÇESİ

Yüzölçümü     : 366 km²
Toplam Nüfus  : 27.654
İlçe Merkezi  : 7.717
Belde ve Köy Nüfusu : 19.937

 İlçenin tarihi milattan önceki yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Bölgenin batısında bulunan Keldağ üzerindeki kilisede (Barlaam Manastırı) yapılan kazılarda üç medeniyete  ait paralar bulunmuştur. Bu paraların; İyonyalılara , Romalılara ve Abbasilere ait olduğu tespit edilmiştir. İlçenin VII. ve VIII. Yüzyıllarda Abbasilerin elinde bulunduğu, IX. yüzyılda Avar Türklerinden Savcılar Aşiret Reisi Kasım Bey’in eline geçtiği bilinmektedir. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi dönüşünde ordusuyla birlikte burada konakladığı bilinmektedir. Bu sebeple de ilçenin isminin ORDU olarak adlandırıldığı tahmin edilmektedir. I. Dünya savaşının sonunda ilçe Fransızların işgaline uğramış ve  18 yıl Fransız yönetiminde idare edilmiştir. Hatay’ın müstakil devlet olması üzerine bir yıl Hatay devletinin bir ilçesi olmuş ve Hatay’ın Anavatana ilhakı ile 1939 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devletine katılmıştır. İlçenin ismi, Karadeniz bölgesindeki Ordu ili ile karıştırılmaması için  ilçenin doğusunda bulunan Yayla Tepe adından esinlenerek 1939 tarihinde YAYLADAĞI olarak değiştirilmiştir.

İlçemiz Türkiye’nin en güneyinde yer almakta olup, doğusunda Suriye, Antakya ve Altınözü ilçesi, batısında Akdeniz ve Suriye, kuzeyinde Samandağ ilçesi ve güneyinde de Suriye bulunmaktadır. Bitki örtüsü genellikle fundalık, makilik ve çam ormanı şeklindedir. Arazi durumu bakımından ise  dağlık, engebelik kıraçtır. İlçemiz tipik bir Akdeniz iklimi altında olup yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Biri merkezde, diğerleri Yeditepe, Karaköse ve Kışlak’ta olmak üzere 4 adet belediye  ve 33 adet köy bulunmaktadır.

İlçe bir tarım bölgesi olması dolayısıyla, halkın gelirinin büyük bir kısmı tarıma dayanmaktadır. Kayda değer bir sanayi olmayıp, küçük sanayi ve el sanatları ile ilgili küçük çapta aile işyerleri bulunmaktadır.

İlçenin özellikle pipo içiminde kullanılan tütünü meşhur olup son yıllarda azaltılan ekim sahaları ile tütün üretimi azalmıştır. Onun yerine zeytincilik, bodur elma yetiştiriciliği ve ıtri bitkiler üretimi yoğunlaşmıştır.

 
 
  Bugün 13 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol